Animasyon filmlerden hoşlanıyorsanız; izleyebileceğiniz 5 animasyon film birdombaylininfilmarsivi‘ aracılığıyla sizlerle.
RUHLARIN KAÇIŞI
“Madem ki bir masal anlatıyoruz ve madem ki bu işi çizerek yapıyoruz o halde uçalım uçabildiğimiz yere kadar” mantığıyla hayal gücünün dört nala koştuğu, koşturulduğu etkileyici bir anime. ama esas şaşırtıcı olan böyle serbest stil uçan kaçan bir hikayenin aynı zamanda ayaklarının yere çok sağlam basıyor, neredeyse sonuna kadar izleyicinin merakını ve ilgisini canlı tutmayı başarabiliyor olması. kesinlikle izlenmesi gereken, ilk izleyişte sanki bir alice in Wonderland uyarlaması izlenimi uyandırabilecek ama alt metninin ve imgeleminde yarattığı dünya detayları harika olan bir anime. film boyunca size rengarenk bir atmosfer, umut dolu bir öykü anlatıyor ama film asıl karanlığını bilinç altınıza nakış gibi işliyor. iki yönüyle de muhteşem kelimesini hak ediyor.
NOEL GECESİ KABUSU
Mekanların ve karakterlerin görsel anlamda en ince ayrıntısına kadar kusursuz, muzip ve estetik bir biçimde resmedildiği, müziklerin seyir keyfinizi ve zevkinizi daha da arttırdığı, yaratıcılığın yetenekle buluştuğu bir animasyon. Zeki bir ekibin hayranlık uyandıran emeğinin ve hayal gücünün ürünü, anlatmak istediği bir düşün öyküsünün, şiirsel bir masal tadında sunulduğu mükemmel ötesi, müzikal niteliği ağır basan bir stop motion filmdir.
MARY AND MAX
İnsanların, genel olarak toplumun bizim üzerimizde yarattığı baskıyı içselleştirerek nasıl kendimize ihanet ettiğimizi ve kendimizi sevmemeyi öğrendiğimizi resmediyor bu film. Normal dediğimiz şey ne, bu normalden türeyen mükemmellik ya da insanları mükemmel olmaya zorlayan, onları güzel, yakışıklı, çekici yapan şey bir yalandan ibaret olamaz mı? Yani insan ilişkileri zayıf bir adam ve kendini mükemmellikten uzak bulan bir kadının topluma bakıp, kendi içinde bulunduğu durumu sevmemesi ve bunun trajik gülünçlüğü, insanların boşuna sırtlandığı acıları doğuruyor. Genç bir insanın önüne baktığında toplumu, gerisine baktığında ailesini görmesi çok üzücü. Toplumun yüksek kıstasları ve mükemmelliği altında ezilirken, ailesinin ya da içinde bulunduğu yaşamın kusurluluğundan utanarak başkalarının ona batırdığı iğneyi, kendisine acıdan başka hiçbir şey vaat etmeyen başkaları için kendine batırmayı öğrenmesi ve bir ömrü, sırf geçmişten ve ailesinden kaçıp, gelecekten ve toplumdan takdir görerek heba etmesi. Takdir görmek, insanlara yetişmek, mükemmel olmak.
MADAGASCAR
New York’ta bir hayvanat bahçesinde başlayan filmde zebra Marty yapay hayvanat bahçesi ortamında bunalıp doğaya geri dönmek istemektedir. Arkadaşları olan aslan Alex, zürafa Melman ve hipopotam Gloria her ne kadar Marty’yi durdurmaya çalışsalar da Marty kaçmanın bir yolunu bulur. Sonra birden kendilerini Doğada bulurlar.Bu sefer de yolculuk sırasında penguenler kafeslerinden kurtulurlar ve gemiyi kaçırıp Antarktika’ya yöneltmeye çalışırlar. Ancak hayvanların bulunduğu kutular denize düşer ve kendilerini Madagaskar adasında bulurlar. Ama oradan çıkamamışlardır.
ATEŞ BÖCEKLERİNİN MEZARI
Savaşın gerçek yüzünü ve insanların insanlıklarını kaybettikleri kırılma noktalarından biri olduğu gerçeğini bir tokat gibi yüzümüze vuran ve belki de utançtan ağlatan film, çünkü bu utanç açlıkla ve sefaletle yüz yüze gelsek bir tabak pirinci paylaşacak güce sahip olmayışımızdan kaynaklanır. izleyenleri, Japonya’nın aslında insani tarafına bakıldığında ne kadar acılar çektiğini göstermiştir bir kez daha. Bunu iki küçük çocuk ile göstermesi izleyiciyi duygusallığa sürükler. Hele ki çizgiler ağladığında, bakan kişi de dayanamaz. O da kapılır bu vahim senaryoya, tutamaz kendisini. Ne geçmişte kalmış dünya savaşları ne de devam etmekte olan coğrafi ve soykırım amaçlı yapılan çatışmalar çocukların varlığını ya da nedensiz ölümleri açıklamaya yetebilir. Minnacık varlıklarıyla, insanoğlunun açgözlülüğünün ve umursamazlığının ağırlığıyla baş edemedikleri muhakkak. Filmi izledikten sonra, sadece tok olmaktan değil; varlığınızdan dahi utanır hale geliyorsunuz.
Yorum Ekle