DÜKKAN'DA 39 TL VE ÜZERİ ALIŞVERİŞE ÜCRETSİZ KARGO
Yüzünüzü Güldürme Garantili 5 Film Önceki Renklerin Anlamları ve... Sonraki Size Dünya Düzenini...

Zaman en kıymetli hazinelerimizden biridir. Bir filmin ortalama 2 saat civarında sürdüğünü düşünürseniz, 2 saat kötü bir film izleyerek çöpe atılamayacak kadar değerli. Hem 2 saatinizi iyi değerlendirin hem de derdi tasayı kısa bir süreliğine de olsa unutun diye,  @birdombaylininfilmarsivi‘nden  kahkaha attırmasa da gülümsetecek filmleri derledik. Sıradaki izleyeceğiniz filmi seçmeye çalışıyorsanız, yüzünüzü güldürme garantili bu 5 filmden birini seçebilirsiniz.

good-morning-vietnam

GOOD MORNİNG VİETNAM

Filmde bir radyo spikeri rolünde oynayan Cronauer (Robin Williams), ordu tarafından sabahın erken saatlerinde yayınlanan bir radyo şovu için Vietnam’a getirtilir. Cronauer, önceki ciddi ve sıkıcı hava dalgalarını, mizah ve hippi nağmeleriyle dolu yaylım ateşiyle yok eder. Çenesi düşük bir radyocu olan Cronauer sabahın erken saatlerinde, akıllara kazınmış “Günaydıııııın Vietnaaaaam!” nidasıyla programına başlar ve sürekli konuşur. Tanıdığı arkadaşlarına, üst rütbeli komutanlarına takılır, o zamana kadar çalınmamış parçalar çalmaya başlar, taklitler yapar ve tüm dinleyenleri komik diyaloglarla güldürerek vazgeçilmez olur. Daha çok askeri yaşayışın, savaşın görüntülerini izleyeceğimiz beklentisiyle karşısına geçtiğiniz film sizi ilk karesinden itibaren yanıltıyor elbette.

Günaydın Vietnam’da bol bol kahkaha, ince espriler ile birlikte yüzünüze tokat gibi çarpan gerçekler ve düzene karşı bir başkaldırı var. Robin Williams  birçok filminde olduğu gibi yine farklı, tabu deviren, yalanlar ve kabullenilmişlikler üzerine dönen hayatı eleştiren ve ötesinde değiştirmeye kalkan muhalif bir rolde. Tıpkı Ölü Ozanlar Derneği, Patch Adams, Good Will Hunting’ de olduğu gibi. Bazı roller vardır bazı aktörlere/aktrislere yapışır ve özdeşleşir. Robin Williams, bu birbirine benzer ama bir yandan da farklı rollerle bizlere yaşadıklarımızı gördüklerimizi ve de bize gösterilenleri sorgulamamızı sürekli hatırlatıyor.

kara-kedi-ak-kedi

KARA KEDİ AK KEDİ

Çingenelerin dünyasında hayat, ölüm, aşk ve nefret farklı yaşanır ve çingene kurnazlığının çözemeyeceği sorun yoktur. Emir Kusturica’nın halkın içinden sıradan insanları da oynattığı yapıtı her anı farklı sürpriz barındıran, müziğin hiç eksik olmadığı kıpır kıpır bir filmdir. Emir Kusturica filmlerine baktığımızda ilk dikkatimizi çekecek olan olgu, yoksul ama bu yoksullukları ile ters orantılı olarak, hayatın güzellikleri ile zenginleşmiş mutlu insanlar topluluğudur. Bu halk acılarla yoğrula yoğrula artık uyuşmuş ve her şeye gülebilir hale gelmişlerdir. Filmi belgrad yakınlarında çiftlik mekanlarında çeken yönetmen, bu çalışmasında Garcia Marquez’den esinlendiğini özellikle vurguluyor. Öykü, tuna nehri kıyısında yaşayan rakip çingene çeteleri arasındaki ilişkilere yaslanıyor. Savaş sonrası toplum değerlerinin yıkıntıları içinde olgunlaşan kardeşlik ve aşk üzerine odaklanan bu filmi izlerken insan yer yer zorlanıyor. Sıra dışı karakterler seyirciyi sürekli şaşırtıyor. filmde var olan komedi unsurları filmin bütününü komik bulmamızı gerektirmiyor ama hayranlık kazandırıyor.

Kusturica bu filmiyle “evrensel karmaşaya” olan inancını yansıtmaya çalıştığını açıklıyor. Ona göre “bu evrende her şey durmadan çarpışıyor. Sonsuza kadar da çarpışacak, bütün nesneler, insanlar ve hayvanlar aynı ortama paldır küldür itiliyor. Ak kedi, kara kedi, kafalar sürekli karışık. Politik film yapmak amacında olmadığını özellikle vurgulayan Kusturica, filmin şamatalı ortamı içinde yoğun politik mesajlar da veriyor. Dolaşan “alman” markları, domuzun arabayı eski yugoslavya haritası şeklinde kemirmesi, “özgürlük” lafının geçtiği sahnelerdeki bağlı insanlar, savaş suçlusu “vatansever” iş adamı gibi. Olağanüstü görüntü tekniğiyle, renkli ayrıntılara (etrafta sürekli dolaşan kaz sürüleri, ağaca bağlı çalgıcılar) yer veren Kusturica, pop kültürü (rambo, casablanca, makineli tüfekler, altın dişler, kasaba lunaparkı, techno müzik) motiflerini serpiştiriyor. “kara kedi, ak kedi” kara mizahla yoğrulmuş bambaşka bir dünyaya götürüyor bizleri.

 

PATCH ADAMS

“Seni dosdoğru seviyorum. Karışıklıklar ve kibir olmadan seviyorum.” diyebilmek ne zor değil mi çoğu zaman? Güvensizlik, inançsızlık, tahammülsüzlük, saygısızlık, yalnızlık sınırını yeterince kat ve kat aştığımız, artık hiçbir kötü habere şaşırmadığımız işte tam da bugünlerde yüzümüzden düşen bin parça mutsuzluğa alışmak istemiyoruz. Çünkü mutsuzluk, nefret, beddua bizi mahveder. Mutsuz olacak lüksümüz de zaten yok. Bu yüzden Patch Adams filmini izlemek iyi gelebilir. Tıp fakültelerinde izletilen ve sınav’da sorulan bu film hayatın ta kendisini anlatıyor. Bugünlerde ihtiyacımız olan şeyleri; ırkın, dinin, yaşın, statünün hiçbir anlamı olmadığını insanı sadece insan olduğu için sevebilmeyi anlatan bu filmi izleyin.  Moral bulacaksınız.

 

neseli-gunlerNEŞELİ GÜNLER

Türk sinemasına ait olarak bilinen malzemelerin yan yana kullanıldığı, Şener Şen’in üst düzey oyunculuğunu saymazsak herkesin en iyi bildiği şeyi oynadığı bir yapım. Birçok komik türk filminin senaryosunu yazarak bir markaya dönüşen Sadık Şendil’in senaryosunun yardımıyla, abartıya kaçmadan kurulmuş bir aile komedisi neşeli günler. 70’ler de kararan beyaz perdemizin yeniden aydınlanmaya başladığının bir işaretine dönüşen bu içtenlikli yapım, dışımızdaki değil, içimizdeki insanı hatırlatan bir birliktelik masalı. Eli yüzü tertemiz, mizahı incelikli ve ne kadar izlesek de doyamadığımız başyapıt.

IN BRUGES

Sıra dışı güzellikte bir orta çağ görselliğinde seyreden, kendini tekrar tekrar izletme yeteneğine sahip tatlı bir dram filmi. İzlerken doğal, deli deli diyaloglar içinde buluyorsunuz kendinizi. Absürt gibi görünen, küfürlü ama kesinlikle naif diyaloglar bunlar. Tebessüm ettiriyor, güldürüyor, ardından duygulandırıyor ve sonra tekrar güldürüyor. Adeta şehir küçük bir topluluktan oluşuyormuş gibi aynı insanların sürekli karşılaşmalarıyla, konuyu ve reel olan mekanı sürreal bir hava katarak seyirciye aktarışıyla, karakterlerin vicdanında yaşadığı iyi kötü çatışmasıyla, doğru, güzel ve onurlu olana mantık sınırları dahilinde bile binlerce farklı yorum getirilebileceğine ilişkin takındığı tavrıyla; kan ve ölümü yansıtma tarzıyla modern zamanların yetişkin masalı sıfatını da, topladığı takdiri de sonuna kadar hak eden bir kara mizah.

 

 

 

Yorum Ekle

E-posta adresiniz 3. kişilerle paylaşılmayacaktır. Doldurulması zorunlu alanlar * ile işaretlenmiştir.